Fotoğraf 1.7: Muz bitkisinin
meyveleri
1.3. Muz Çeşitleri
Kısa boylu çeşit: Dwarf
Cavendish kenar yüksekliği en az 3,5 metre olan
seralar için önerilen bodur çeşittir. İyi yetiştirme koşullarında parmak
uzunluğu 15-25 cm bulur. Ülkemizde yıllardır yetiştirilmektedir. Kısa boylu
olduğu için hemen hemen her türlü serada yetiştirilebilir.
Orta boylu çeşit: Ülkemizde Grand Nain adıyla
bilinen çeşittir. Dwarf Cavendish çeşidinden 1 metre kadar daha uzun boyludur.
Uzun parmak yapısı, sağlıklı kök gelişimi, geniş gövde kuturu, nematod ve kök
çürüklüğüne karşı dirençli olması gibi özellikleri nedeniyle tercih edilir.
Kenar yüksekliği en az 4,5 metre olan seralarda yetiştirilmesi önerilir.
Uzun boylu çeşit: Ülkemizde Williams adıyla
bilinen uzun boylu çeşit, kısa boylu dwarf cavendish çeşidinden 1,5 - 2 metre
kadar daha yüksek bir gövde yapısına sahiptir. Bu çeşidin dikileceği seralarda
kenar yüksekliği en az 5-5,5 metre olmalıdır. Grand nain çeşidinin
özçelliklerine benzer yapıdadır. Bu çeşitte uzun boy, işçilik masraflarının
artmasına neden olabilir.
1.4. Genel İstekleri
Muz tropikal iklim
bitkisidir. Ortalama sıcaklığın 26-27 0C olduğu bölgelerde yetişir. Ülkemizde
Akdeniz iklimi görülen bölgelerde yetiştirilmektedir. Sıcaklığın 2-3 0C’ye
düştüğü durumlarda bitkiyi korumak için önlemler alınmalıdır. Sıcaklık sıfır
dereceye düştüğünde bitki zarar görmeye başlar. Sıfırın altına düşen
sıcaklıklarda ise bitkinin toprak üstü kısımları ölür. Aşırı sıcaklarda ise
bitki iyi gelişemez.
Muz gece ile gündüz, yaz
ve kış mevsimleri arasındaki sıcaklık farkının çok olmasını istemez. Kış
aylarında sıcaklığın 12 0C’nin altına düşmediği ve sıcaklık
farklarının az olduğu zamanlarda iyi verim alınır.
Muz yetiştiriciliğinde
rüzgar önemlidir. Şiddetli rüzgarlar muz yapraklarının parçalanmasına neden
olur. Çok şiddetli rüzgarlar ise bitkinin gövdesine zarar verir, kökten
sökülmesine neden olur. Bu nedenle çok rüzgar alan bölgelerde muz
yetiştirilmesi önerilmez. Bu bölgelerde muz yetiştirilmekte ısrar ediliyorsa
rüzgar kıranlar yapılmalıdır.
Muz yetiştirilecek
bölgelerde havanın nemi de önemlidir. Havadaki nem oranı % 60’ın altına
düşmemelidir.
Muz yetiştirilecek
topraklar besin maddeleri yönünden zengin olmalıdır. Derin, geçirgen, hafif
bünyeli, organik madde yönünden zengin ve alkali karakterde topraklar muz
yetiştirmek için uygundur.
Muz için toprağın pH
derecesi 6 olmalıdır. Ama 4,5-8 pH arasındada muz yetiştirilebilir. Akdeniz
Bölgesi’nin toprağı kireçli olduğundan bu bölgenin pH derecesi 7’dir. Bu yüzden
muz bahçelerinde gübreleme yaparken dikkatli olunmalıdır.
1.5. Muz Üretimi
Muz üretimi üç yolla yapılmaktadır.
Bunlar:
Tohumla
üretim: Bu yöntemle üretim ülkemizde
yapılmamaktadır.
Pinçlerle üretim: Toprakaltı yumrusundan
çıkan pinçlerle üretim ise muz fidanları, yaşlı muz bitkisinin budanması
sırasında bitkinin toprakaltı gövdesinden süren 40-50 cm boyunda dar (kılıç)
yapraklarının topraktan köklü olarak sökülmesiyle elde edilir.
Toprak altı yumrularla
üretim: Toprak altı yumrular göz adedine göre parçalanır
(patates üretiminde olduğu gibi). Bu parçalar sıcak yastık veya seralara
dikilir. Parçaların sürgün vermesi sağlanır. Elde edilen sürgünler gerçek
yerlerine dikilir.
1.6. Bahçe Tesisi
Muz bahçesi kurmak için
kuzeye kapalı, soğuktan korunmuş yerler tercih edilmelidir. Muz bitkileri
güneye bakan hafif eğimli yerlerde iyi gelişmektedir.
Muz bitkisinin dikim zamanı ülkemiz için mart -mayıs ayları
arasıdır. Genellikle iklim durumu bu süreyi belirler. Serada yetiştiricilik
yapılacaksa eylül ayında dikim iyi sonuç vermektedir.
2.
KÜLTÜREL İŞLEMLER
2.1. Sulama
Muz yapraklarının geniş
olması, terleme yoluyla çok miktarda su kaybetmesine neden olur. Bu nedenle
sürekli nemli toprak ister. Ayrıca bitki besin maddelerini bol miktarda almak
için toprağın nemli olması gerekir.
Birçok meyve ağacı ile karşılaştırıldığında daha yüzeysel bir kök
sistemine sahiptir. Topraktaki su miktarı düştüğü zamanlarda, bitkinin
topraktan su alma yeteneği azalır. Topraktaki su eksikliğine çok çabuk
fizyolojik tepki gösterir. Aşırı sulama muz köklerine zarar verir. Toprağı
çoraklaştırır ve bazı yerlerde toprağın taşınmasına neden olur. Bütün bu
nedenlerden dolayı muz bahçeleri, azar azar fakat sık sık sulanarak su
sıkıntısı çekmeleri önlenmelidir.
Muzda sulama iklim ve
toprak durumuna göre değişir. Aylık yağışın 100 mm olduğu yerlerde ayrıca
sulama yapmak gerekmez. Ancak 50 mm altında yağmur alan bölgelerde sulamaya
gerek duyulmaktadır. Muz yetiştiriciliğinde çeşitli sulama yöntemleri
kullanılmaktadır. Bunlar şu şekilde özetlenebilir:
Çanak veya tava usulü
sulama: Ağacın altında çanak şeklinde tava
hazırlanır. Su buraya verilir. Fidanlar için uygundur.
Ark veya karık usülü
sulama: Muz fidanları arasına arklar açılır. İki
sıra arasındaki arklara su verilir.
3.Salma sulama: Bu sulama şeklinde bütün alan sulanır.
4.Yağmurlama sulama: Suyun özel bir sistemle yağmur şeklinde bitkilerin üzerine
verilmesidir.
5.Damlama usulü sulama: Suyun ağacın etrafındaki bazı noktalara damlatılmak suretiyle
verilmesidir.
Yukarıda anlatılan
sulama şekillerinin en çok kullanılanı yağmurlama ve damlama sistemidir. Bu
sistemler sudan tasarruf sağladığı için de önemlidir.
İlkbaharda havalar
kurak gitmeye başlayınca sulama da başlamalıdır. İlk zamanlar 810 günde bir
sulama yapılır. Haziran, temmuz ve ağustos aylarında sulama sıklığı artırılır.
35 günde bir sulama yapılır. Sonbahar kurak geçerse geniş aralıklarla kasım
ayına kadar sulamaya devam etmek gerekir.
Muz bitkisinin fazla
suya da toleransı çok değildir. Özelliklede su basması verimi azaltır. Muz
bitkisi yüksek sıralar sayesinde yüzeysel su basmasına 72 saat dayanabilir.
Eğer toprak doygunluğu 24 maksimum 48 saatten fazla sürerse önemli ölçüde verim
kaybı yaşanır. Muz bitkisi iyi drenajlı toprak ister.
2.2. İlaçlama
Muz yetiştirilen
bölgelerde çok çeşitli hastalık etmenleri ve zararlılar bulunmuştur. Ülkemizde
en önemli ve yaygın olan zararlılar nematotlardır. Nematotlar bitki özsuyunu
emerek onun zayıflamasına sebep olurlar. Nematodlar genellikle yapraklarda
sararma, gövdede yumuşama, bodurlaşma ve gelişme geriliği meydana getirirler.
Nematotlar:
•
Kök oyucu nematot (Radopholus similis): Kök
dokularında delik açarak bitkinin çürümesine neden olurlar. Bulaşmış köklerde
kırmızı ve siyah lekeler bulunur. Bu lekeler bütün kökün çürümesine neden olur.
Ayrıca bu delikler mantarların buralara yerleşerek başka hastalıkların da
oluşmasına neden olmaktadır. Bu nematot henüz ülkemizde görülmemiştir.
•
Spiral nematodu (Helicotylenchus multicinctus):Vücudu helezon şeklindedir. Çıplak gözle görülemeyecek kadar küçüktürler.
Bitkinin kılcal köklerine zarar verirler. Köklerin dış kısmında yaşarlar. Bitki
özsuyunu emerek zarar oluştururlar.
•
Kök ur nematotları (Meloidogyne spp.): Bu
zararlının bulaştığı bitki söküldüğü zaman köklerinde irili ufaklı urlar
görülebilir. Bu urlar enine kesildiğinde küçük, küre şeklinde ve beyaz inci
tanesi gibi dişi nematotlar görülür. Keselerin ortasında da siyah yumurta
keseleri bulunur. Bitkinin üst bölümüne su ve besin taşıması olamayacağından
tipik kuraklık ve besin eksikliği görülür.
•
Muz kök gal nematodu: Kök damarlarında
delik açarak şiddetli çürümelere neden olurlar. Erken belirtileri yaprak
sararması, ufak salkımlar, yaprakların pörsüyüp parçalanmasıdır.
Nematotlardan korunmak için muz bahçeleri
nematotsuz alanlar üzerinde kurulmalıdır. Nematotsuz dikim materyali
kullanılmalı, dayanıklı muz bitkileri münavebeye sokulmalıdır. Yeni dikilecek
muz fideleri mutlaka nematod ilaçları ile hazırlanmış ilaçlı su havuzlarında en
az yarım saat bekletilerek dikilmelidir. Zararlılar; muz yetiştirilen
bölgelerde zarar yapan 200’den fazla böcek, 7 akar, 17 nematot olduğu
saptanmıştır.
Bunlardan en önemlileri muz hortumlu
böceği, güve, trips ve muz afidi’dir. Ayrıca bazı böcekler, mısır koçan kurdu,
yeşil kurt, prodonya, yaprak bitleri, tavuk, fare, domuz gibi hayvanlar da muz
bitkisine zarar vermektedir.
Muz yetiştiriciliğinde
dünya çapında önemli bazı hastalıklar vardır. Ancak bunların büyük çoğunluğu
subtropik iklimde, yani ülkemizde görülmemektedir. Bazı önemli hastalıklar
şunlardır:
Panama hastalığı
Yaprak leke hastalığı
Bunchy Top (Banana buncytop virus)
Bakteriyel solgunluk
Panama hastalığı: Bu hastalıklar içinde en önemlisidir. Hastalığın etkeni
mantarlardır. Mantar bitkiye köklerden girer. Muzların yumru gövdelerinde zarar
yapar. Mantar toprakta uzun süre dayanır. Tropikal Asya, Afrika ve Amerika'nın
birçok bölgelerinde bu mantar çeşidi yaygındır. Genel olarak bu hastalıkla
savaşmak için etkili kontroller ve bu hastalığa dayanıklı klonlarla
yetiştiricilik yapmak gerekir. Gross Michel klonu Panama hastalığına
duyarlıdır. Bu klonla kurulmuş olan bahçeler bu hastalıktan bahçenin tamamen
ölmesine varacak kadar zarar görmektedir. Bu nedenle yerini Cavendish grubuna
giren hastalığa dayanıklı klonlara terk etmiştir. Sıcak toprak ısısı ve kötü
drenaj, yüksek toprak rutubeti yayılmayı arttırır.
Yaprak leke hastalığı: Muz bitkisinde görülen tehlikeli bir mantari hastalıktır.
Cercospora musae mantarının neden olduğu hastalıktır. İlk belirtisi yaprağın
orta damarı boyunca ve ona paralel olarak görülen hafif kahverengi yeşil, 0.3-1
mm uzunluğundaki yapraklar üzerinde açık sarı lekelerdir. Lekeler, 1 cm uzunluk
ve 1.5 cm kadar genişliğe ulaşarak kahverengiden siyaha dönen bir hat üzerinde
eliptik, hafifçe kuru lekeler hâlini alır. Lekeler küçük kaldığı zaman zarar
önemli değildir. Fakat lekelerin çevresindeki dokular hızla ölmeye başlar, ölü
kısımların birleşmesiyle yaprağın az veya çok kısmı tamamen bozulur. Bunların
küçük bir miktarı büyür ve oval bir hâl alır. Koyu kahverengiye dönüşür, sonra
lekelerin orta kısmı ölür. Fotosentez için gerekli yaprak alanının azalmasına
bağlı olarak salkım ve meyveler küçülür. Yapraklardan sonraki belirtisi
meyvelerde görülür. Parmaklar olgunlaşmadan sararır. Meyveler köşeli ve erken
olgunlaşır. Ülkemizde henüz tespit edilmemiştir.
Bakteriyel
solgunluk: Pseudomanas solanacearum bakterilerinin
neden olduğu bir hastalıktır. Hastalık öncelikle alt yaprakların sararmasına
yol açar. Hastalık ilerledikçe diğer yapraklar sararmaya başlar ve bitki kurur.
Kuruyan bitki çürür ve yıkılır. Bitkinin gövdesi kesilerek incelenirse özsu
borularında sarı, kahverengi ve mor lekeler görülür. Hastalıktan korunmak için
bahçede kullanılan aletlerin steril olması ve hastalıksız fide kullanımı
önemlidir.
Bunchy Top (Banana
buncytop virus): Muzlarda görülmeye başlanan
virüslerin neden olduğu bir hastalıktır. Bahçelere çok zarar vermektedir.
Virüsler afitlerle taşınır. Hastalık bulaşmış bitkilerde yapraklar tepede rozet
şeklinde toplanır. Hastalıklı bitkilerde büyüme geriliği görülür.
Hastalığın belirtisi yapraklardaki
damarlarda görülen düzenli olmayan şeritlerdir. Hastalık ilerledikçe şeritler
bütün damarlar boyunca uzanır. Bu hastalıktan bahçeyi korumak için hastalıksız
fideler kullanılmalıdır.
Bundan başka
muzlarda diğer mozaik virüsü hastalıkları da görülebilmektedir.
3. HASAT
İŞLEMLERİ
3.1. Hasat Zamanı
Muz meyvesi hasadı
yapmak için meyvelerin tam olgunlaşması beklenmez. Meyveler olgunlaşıp hasat
yapıldığında meyve kabuğu çatlayarak meyvelerin zarar görmesine neden olur.
Muz sağlıklı ortamda ve
uygun ekolojide doğumdan sonra 80-100 günde hasat yapılacak duruma gelir.
Ülkemizde bu süre 125- 150 gün civarındadır. Güneşlenmenin az olduğu ve
sıcaklığın düştüğü durumlarda hasat zamanı gecikir.
Hasat
meyvelerin koyu yeşilden açık yeşile döndüğü, parmak içleri dolgun ve parmak
köşeleri yuvarlaklaşırken yapılır
Üç çeyrek: Meyve yarı irilikte ve belirgin köşelidir.
Tam gelişmiş üç çeyrek: Meyve daha az belirgin köşelidir. Ø Tam:
Meyvenin köşeli durumu tam olarak kaybolmuştur.
Yerel pazarlar için
hasat zamanının saptanmasında kabuk rengi dikkate alınmakla beraber, uzak
pazarlar için daha erken hasat etmek gerekir. Muzlar piyasaya sınıflandırılarak
sunulmalıdır. Uluslararası yaygınlıkta bir sınıflamada aşağıdaki
derecelendirmeler kullanılmaktadır.
I. sınıf: En az 95 g ağırlıkta, 177 mm uzunlukta ve çevresi 107 mm olan büyük
parmaklar
II. sınıf: En az 65 g ağırlıkta, 152 mm uzunlukta ve çevresi 95 mm olan orta
boy parmaklar
III.sınıf: En az 58 g ağırlıkta, 139 mm uzunlukta ve çevresi 95 mm olan küçük
boy parmaklar
3.2. Hasadın Yapılması
Muz hasadı yapılırken
meyvenin zarar görmemesine dikkat edilmelidir. Zedelenmiş meyvelerin korunması
güç olur ve pazar değeri de düşer. Tüm bahçenin hasadı ya bir defada veya 2–3
defada dallar dipten kesilip alınmak suretiyle yapılmaktadır.
Dwarf Cavendish'de
hasat tek kişiyle yapılır. İşçi sol eliyle dalın sapını tutar ve diğer elindeki
uygun bir bıçakla ekseni 30–40 cm ilerisinden keser.
Diğer türlerde ise
meyve hasadı iki kişi ile yapılır. Önce salkımlar gözenekli bir torbaya
geçirilir. Bir kişi torbayla beraber salkımı tutarken diğer kişi keskin ve
temiz bir keski ile meyve sapını keser. Kesim işlemi tamamlandıktan sonra
taşıyıcılar omuzlarına sünger yerleştirerek muz salkımlarını uygun bir yere
taşırlar.
3.3. Pazara Hazırlama
Hasat edilen muzlar uygun araçlarla depolara nakledilir. Daha sonra
taraklar daldan kesilerek ayrılır. Kesilen yerlerin meyveye zarar vermemesi
için meyveler zayıf bir hypoklorid banyosunda 10 dakika bekletilir. Kesilen
yerlerden çıkan salgılar meyvenin üzerinde lekeler oluşturabilir. Bu durum
meyvenin pazar değerinin düşmesine neden olur. Daha sonra mantar ilacıyla
ilaçlanır. Bu ilaçlamalar yapılırken meyvenin kararmasını önleyen
antioksidanlar da ilaçlara ilave edilmelidir. Kesilmiş kısımlar ilaca batırıldıktan
sonra kurutulur ve ince polietilen örtülerle sarılarak delikli karton kutularda
ambalajlanmalıdır.
Hasat edilen muz koyu
yeşil renkli kabuğa sahiptir. Olgunlaştırma bu rengin açılması, meyvenin öz
kısmının yumuşaması ve donuk beyaz renk almasıyla başlar.
Kabuk rengi önce açık
yeşil, yeşilimsi, sarı ve en son parlak sarı renge döner. Bu son devrede meyve
ucu ve sapı henüz yeşildir. Kabuk doygun sarı olunca meyve yeme olgunluğuna
gelmiş olur.
Daha ileri devrede
meyve eti sulanır ve generatif değişimler başlar. Çeşitli mantar
enfeksiyonları, kabuk kararmaları görülür. Sonunda meyve tüm olarak yenemeyecek
hâle gelir.
Olgunlaştırma sırasında
klorofil bozulur, renk sararır, meyve eti yumuşar. Nişasta şekere dönüşür. Bu
dönüşüm 3-7 gün arasında değişir.
Olgunlaşma sırasında;
1. aşama yeşil dönem,
2. aşama açık yeşil dönem (nişasta şekere dönüşmeye başlar),
3. aşama yarı yeşil dönem (taşımaya uygun),
4. aşama ¾’ü sarı dönem (3-5 oC saklama ortamında
saklanabilir),
5. aşama sarı ama uçları yeşil dönem (manava gönderme zamanı),
6. aşama tam sarı dönem (müşteriye sunma için en uygun renk),
7. aşama kahverengi noktalı sarı renk, en fazla tat olan dönem 7.
dönemdir.
KAYNAK
: MEGEP (MESLEKİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ PROJESİ)