Silifke Ziraat Odası

Vatan Hürriyet Ekmek

ZOBİS
ZOBİS
Silifke Ziraat Odası > Erik Yetiştiriciliği

Erik Yetiştiriciliği

1.1. Erik Yetiştiriciliği

Erik, sert çekirdekli meyve üretiminde dünyada zeytin ve şeftaliden sonra üçüncü sırada yer alır. Türkiye’de ise erik üretimi zeytin, kayısı, şeftali, kiraz ve vişne üretiminden sonra gelir. Ortalama 200 bin ton üretim ile dünyanın önemli erik üreticisi ülkeleri arasında yer alır. Erik sofralık, kurutmalık veya mutfaklık olarak kullanılan sert çekirdekli meyve türüdür.

Fotoğraf 1.1: Farklı erik çeşitleri

Türkiye’de erik, ilk turfanda meyveler arasında yer alan önemli bir meyvedir. Türkiye’de erik ağaçları genellikle diğer meyve ağaçları arasında karışık bahçe olarak bulunur. Ancak son yıllarda Ege ve Akdeniz'in kıyı bölgelerinde turfanda yeşil erik konusu önem kazandığından kapama bahçeler de kurulmaya başlanmıştır.

Erik, ülkemizin hemen her yöresinde yetiştirilmekte ve daha çok taze meyve olarak tüketilmektedir. Bunun yanında komposto, hoşaf, şurup, pekmez, reçel, marmelat ve pestili de yapılarak saklanmaktadır.

Erikler, türlerine göre genel olarak değişik iklim şartlarında yetiştirilebilirler. Ilımansıcak, ılıman-soğuk iklim bölgelerinde ve hatta kış dinlenmesi kısa süren tür ve çeşitleri, subtropik bölgelerde yetiştirmek de mümkündür.

1.1.1. Tanımı ve Önemi

Erik “Prunus Domestica” Latince adı ile bilinen gülgiller familyasına ait bir meyve türüdür. Prunus Domestica meyvelerinin daha çok Kafkasya ve Hazar Deniz'i çevresinden dünyaya yayıldığı bilinmektedir. Erik, Romalıların Doğu’ya yapmış oldukları seferler ile Avrupa ülkelerine ve oradan da Amerika’ya götürülmüştür. Kültür çeşitlerini oluşturan Prunus Domestica’nın Doğu erik türlerinin ithali ile bu ülkelerdeki yerli yabani erikler arasında çok sayıda melezler yapılmış ve erik çeşitlerinin sayısı daha da artmıştır.

Eriğin bitkiler âlemindeki yeri şöyledir:


Âlem

: Plantae


Şube

: Magnoliophyta


Sınıf

: Magnoliopsida


Takım

: Rosales


Familya

: Rosaceae


Cins

: Prunus


Tür

: P. Domastica

Erik çeşitleri olgunluk zamanlarına göre erkenci, orta mevsim ve geççi; kullanılma şekillerine göre de taze, kurutmalık ve işlenmiş olarak ayrılır. Olgunlaşma durumları göz önüne alınırsa erik meyvelerinin yeşil, kırmızı, mor ve sarı renklerdeki taze formu 15 nisan– 30 eylülde pazara sunulur.

 

100 g taze eriğin besin değeri şöyledir:

 

Birim

Değer

Kalori

kcal

66

Protein

g

0.5

Yağ

g

0.4

Karbonhidrat

g

17.8

Demir

mg

0.5

Sodyum

mg

2

Kalsiyum

mg

18

Fosfor

mg

17

Potasyum

mg

299

Selüloz

g

0.6

Magnezyum

mg

9

B1 Vitamini

mg

0.08

B6 Vitamini

mg

1

C Vitamini

mg

4-6

E vitamini

mg

0.7

A vitamini

mg

0.05

Eriğin insan sağlığına olan faydaları şunlardır:

   Kansızlığı giderir, iştah açar ve hazmı kolaylaştırır.

   Romatizma ve mafsal kireçlenmesine faydalıdır.

   Ateş düşürücü etkisi olan erik, diş temizliğine de yardımcı olur.

   İdrar söktürücü ve terleticidir.

   Tuzsuz rejim yapan ve romatizma rahatsızlığı olanlara iyi geldiği bilinir.

   B vitamini ihtiva eden erik, bu özelliği sayesinde sinir sistemini takviye eder.

   Çekirdekleri bağırsak solucanlarını düşürmekte kullanılır.

1.1.2. Erik Bitkisinin Botanik Özellikleri

 Habitus: Erik ağaçları tür ve çeşide göre genel olarak iri boylu ağaçlar oluşturur. Ancak bunun yanında küçük boylu ya da çalı şeklinde ağaçlar da vardır. Çeşitlerin bir kısmında büyüme dik iken bir kısmında yayvandır.

 

 

 Meyve: Sert çekirdekli bir meyvedir. Endokarpın sertleşmesi ise çekirdek kabuğu meydana gelir. Mezokarp etli ve suludur. Meyveler şekil, renk ve tat bakımından oldukça farklıdır.

 

   Dallar: Tür ve çeşide göre dallar yeşil, kahverengi veya kırmızı olur. Taze sürgünler tüylü veya tüysüz, daha sonra düzgündür. Meyvede odun dallar meyve veren bir yaşlı dallardır. İki veya üç yaşlı dallar üzerinde dalcıklar veya buket dallar meydana gelebilir.

   Yapraklar: Şekilleri tür ve çeşide göre değişiklik gösterir. Yaprak saplarında ve kenarlarında görülen siğiller çeşitlerin ayrılmasında kullanılır.

   Gözler: Erik çiçekleri o yılın sürgünleri veya yaşlı spurlar üzerindeki lateral gözlerden oluşur. Oluşum zamanı yaz sonudur. Her gözden 1 veya 3 çiçek meydana gelir. Yaprak meydana gelmez.

   Çiçek: Beyaz, yeşilimtırak ve nadiren de olsa renklidir. Dişi organ sayısı 5, erkek organ sayısı ise 20-30’dur.

 

 Döllenme biyolojisi: P. Cerasifera çeşitlerinden bazıları kendine verimli, çoğu ise kendine kısırdır. P. Domestica kültür çeşitlerinin bazıları kendine verimli, bazıları kısmen kendine verimli, diğerleri de kendine kısır çeşitlerdir. Kendine verimli çeşitlerin kendi çiçek tozu ile tozlanmaları durumunda meyve tutumu oranı % 30' a kadar yükselir. Kendine kısır çeşitler ise kendi çiçek tozları ile tozlandıkları zaman meyve tutum oranı % 1.5 civarında olur. Japon erikleri arasında kendine verimli olanlar yoktur. Bunların bir kısmı kısmen kendine verimli, bir kısmı da kendine kısırdır. Kendine kısır olanların sayısı daha fazladır. Genellikle Avrupa erikleri ile Japon erikleri birbirine uyuşmazlar.

1.1.3. Çeşitleri

Erikler Avrupa, Japon ve Can eriği grupları olarak üçe ayrılır. Bunlar:

 Can grubu erikleri (Prunus cerasifera): Genellikle yeşil olarak tüketilir. Yeşil turfanda olarak tüketilen bu eriklerde meyveler nisan-mayıs aylarında toplanır. Meyveler tam çiçeklenmeden 60–70 gün sonra hasat edilir. Olgun olarak tüketilen aynalı çeşidi ise haziran ayı ortasında toplanır. Ağaçlar sık dallı, yayvan taçlı 4–8 m yüksekliğindedir.

Can eriği grubuna giren çeşitler şunlardır:

 Papaz eriği: Meyveleri iri, yuvarlak, sap çukuru hafif basıktır. Meyve boyu 30 mm, meyve ağırlığı 18 g’dır. Kabuk koyu yeşildir. Olgunluk zamanında açık yeşil ve güneş gören kısımları ise kırmızımtıraktır. Et rengi yeşil, meyve gevrek ve suludur. Çekirdek ete bağlı ve orta iriliktedir.

 

 Can eriği: Papaz eriğine göre daha yuvarlak, açık yeşil, mayhoş ve suludur. Et dokusu incedir. Meyve eti sarı ve gevrektir. Olgunluk ilerledikçe yeme kalitesi artar. Meyve ortalama 15-20 gram ağırlığındadır. Kendine verimlidir. Papaz eriğinden 1 hafta sonra olgunlaşır.

 Havran (Bekiroğlu): İri, yuvarlak, kısa saplı, kabuk açık yeşil renkli ve olgun meyve sarıdır. Çekirdek ete yapışık ve oldukça küçüktür. Papaz eriğinden 10-15 gün sonra hasat edilmesi uygundur.

Fotoğraf 1.8: Havran eriği

 Aynalı eriği: Kabuk düz parlak sarı zemin üzerine kırmızı renklidir. Olgun meyve yuvarlak, meyve eti gevrek, sulu ve mayhoştur. Çekirdek ete yapışıktır.

Fotoğraf 1.9: Aynalı eriği

 Kebap eriği: Papaz ve can eriğine göre daha küçük meyvelidir. Meyve basık yuvarlak, parlak koyu yeşildir. Tatlı ve gevrektir. Kendine verimlidir.



 Japon grubu erikleri (Prunus Salinica): Pazarda ve halk arasında İtalyan eriği olarak bilinir. Haziran-eylül aylarında olgunlaşır. Çoğu kendine kısır veya kısmen kendine verimli olduğundan tozlayıcıları ile birlikte dikilmeleri zorunludur. Ağaçları çeşide göre değişmekle birlikte sık veya seyrek dallı, yayvan, dik-yayvan veya sarkık taçlıdır. 6-7 m yüksekliğe ulaşırlar.

Bu gruptaki erikler ise şunlardır:

 Formasa: Meyveler 55-60 gram ağırlığında ve kalp şeklindedir. Sarı yeşil zemin üzerine morumsu kırmızı renktedir. Meyve eti sarı, sulu, ince dokulu, gevrek, tatlı ve aromalıdır. Haziran ayı sonunda hasat edilir.

Tozlayıcıları Santa Rosa, Wickson ve Beauty çeşitleridir.


           Climax: Formosa çeşidinden bir hafta sonra olgunlaşır. Meyve yumurta şeklinde, kabuk kırmızı-mor ve sarı benekli kalındır. Meyve eti sarı, yumuşak sulu, orta tatlı ve çok aromalıdır. Tozlayıcısı Santa Rosa'dır.

           Santa Rosa: Formasa ile aynı anda olgunlaşır. 55-60 gram ağırlığında meyveleri olan bir çeşittir. Kabuk koyu mor renkli, çok puslu ve caziptir. Meyve eti koyu pembe-kırmızı, tatlı, sulu ve aromalıdır. Formosa, Methley, Morettini, Burmosa, Beaty, Golden Japan veya Wickson tozlayıcı olarak kullanılır.



Fotoğraf 1.12: Santa Rosa


 Avrupa grubu erikleri (Prunus Domastica): Erik üretiminin önemli bir kısmı bu türe ait çeşitlerde yapılmaktadır. Bu türe ait çeşitlerden bazıları kendine verimli, bazıları kısmen verimli veya tamamen verimlidir. Kendine uyuşmaz çeşitlerde bahçe kurulurken mutlaka dölleyici bulundurulmalıdır.

Sofralık olarak taze tüketildiği gibi konservelik, kurutmalık ve reçellik olarak da değerlendirilir. Meyveleri uzun yumurta şeklinde, hafif yuvarlaktır. Meyve kabuğu sarı, mor veya kırmızıdır. Meyve eti sarımtırak veya yeşilimtıraktır. Meyveler sulu ve tatlı olup meyve eti çekirdekten kolay ayrılır. Ağaçları seyrek dallı, dik, yayvan veya sarkık taçlıdır. 12 metreye kadar yükselebilir.

Bu gruba ait erik çeşitleri şunlardır:

Stanley: Ülkemizde en yaygın olarak yetiştirilen çeşittir. Ağustos ayının sonunda olgunlaşır. Meyve uzun, yumurta şeklinde ve boyunludur. Kabuk rengi koyu mor, çok mumlu, meyve eti sarı, sulu, lifli, gevrek ve tatlıdır.

Sofralık olarak tüketildiği gibi kurutmalık ve sanayilik olarak da değerlendirilir. Kendine verimlidir. Aynı zamanda birçok çeşidin de dölleyicisidir.



Fotoğraf 1.13: Stanley eriği

Giant: Meyve yumurta şeklinde boyunludur. Meyve dış kabuk rengi koyu kırmızı, mor renklidir. Meyve eti sarı, sulu, gevrek ve tatlıdır. Kendine verimlidir. Sofralık tüketime uygun bir çeşittir.



Fotoğraf 1.14: Giant eriği

President: Ağustos sonu eylül ayı başında olgunlaşır. Meyve yuvarlak, kabuk rengi bordo, kırmızıdır. Sap çukur alanı geniş, karın çizgisi belirgindir. Bu çeşide dölleyici olarak Stanley çeşidi kullanılır. Kısa bir süre depolanmaya uygundur.


Fotoğraf 1.15: President eriği

Sugar: Temmuz ayı sonunda olgunlaşır. Meyve yumurta şeklindedir. Kabuk kırmızı, mor renkli, meyve eti koyu sarı, sulu ve aromalıdır. Çekirdek ete yapışıktır. Sofralık ve kurutmalık olarak değerlendirilir.

Kendine verimlidir.

1.1.4. Genel İstekleri

Ø İklim İstekleri:

Erikler türlere göre genel anlamda oldukça değişik iklim şartlarında yetişebilir. Erik türlerinin iklim istekleri birbirinden farklıdır. Değişik iklim koşullarına en iyi uyabilen P. Cerasifera'dır. Avrupa erikleri (P. Domestica) kışı daha soğuk geçen soğuk ılıman iklim meyvesidir. Japon erikleri (P. Salinica) soğuk geçmeyen bölgelerde iyi sonuç verir. Kış mevsiminde soğuklara dayanıklı olan eriklerde soğuğa olan dayanıklılık ilkbaharda havaların ısınmasıyla azalmaya başlar. Çiçeklenme devresinde duyarlılık iyice artar.

Erik çeşitleri badem, kayısı ve şeftaliden sonra çiçek açtığından ilkbahar geç donlarından daha az zarar görür. Özellikle Japon grubu erikleri Avrupa grubu eriklerinden 10-15 gün önce çiçek açtıklarından ilkbahar donlarından zarar görme ihtimalleri daha fazladır. Bu nedenle yetiştiricilik yapılacak yerde bu durum dikkate alınmalıdır.

Çiçeklenme zamanında soğuk, nemli ve rüzgârlı havalar iyi ürün oluşmasına engel olur. Bu gibi yerlerde tozlanmayı yapan arıların faaliyeti büyük ölçüde azalır ve çiçek tozlarının çimlenme oranları düşer.

Kış soğuklanma istekleri bakımından tür ve çeşitler oldukça farklılık gösterir. Genellikle Avrupa grubu eriklerin kış soğuklanma istekleri Japon grubu eriklere göre daha fazladır. Avrupa eriklerinin 7 0C’nin altında 1000 saatten fazla soğuklanmaya ihtiyacı vardır. Japon eriklerinde ise bunun 600 saat olduğu bilinmektedir.

Yağışların iyi olduğu ve yıllık yağış toplamının 750 mm’yi bulduğu yerlerde erikler sulanmadan yetiştirilebilir. Meyvelerin kaliteli ve irileşerek olgunlaşması için yazın toprakta yeteri kadar su bulunmalıdır. Geç olgunlaşan çeşitlerde sonbaharda erken yağan yağmurlar çatlamalara sebep olur.

Yüksek hava nispi nemi ve fazla sıcaklığın olduğu bölgelerde mantarların yayılışı arttığından çürümeler meydana gelir. Mantarla mücadele zor olacağından bu şartlara uygun erik yetiştiriciliği yapılmalıdır.

Ø Toprak istekleri:

Erikler toprak bakımından orta derecede seçicidir. Bununla birlikte erikler en iyi olarak besin maddesince zengin, humuslu, sıcak, yeterli neme sahip orta derin veya derin topraklarda en iyi yetişirler.

Saçak köklü olduklarından az derin topraklarda da yetişebilir. Can erikleri farklı topraklara daha kolaylıkla uyum sağlar. Fakir, kuru ve kireçli topraklarda olduğu gibi nemli topraklarda da iyi sonuç verir. Şeftaliye nazaran kireçli topraklara daha iyi dayanırlar.

Japon erikleri için en uygun topraklar ise humuslu, besin maddelerince zengin, nemli ve sıcak topraklardır. Ağır topraklarda Avrupa erikleri Japon eriklerine göre daha iyi sonuç verir. En uygun toprak pH'sı 6,5’tur.

Yağışı az bölgelerde erik bahçeleri devamlı olarak temiz tutulmalıdır. Böyle bölgelerde toprak sonbaharda sürülür. İlkbaharda toprak tava gelince şubat sonu veya mart ayı içinde ikinci kez sürülür. Mayıs ayında yapılan üçüncü sürümden sonra sulama kanalları açılır. Ağaçların dipleri çapayla işlenir. Sulama nedeniyle yazın bahçeler otlanırsa toprağı sürmek yerine ot biçimi tercih edilir. Erik kökleri toprak yüzeyine yakın bir kısımda yayılmış olduğundan derin toprak işlemesinden kaçınılmalıdır.

1.1.5. Üretimi

Kültür erik çeşitleri tohum ve çelikle üretilmez. Eriklerde üretim yöntemi aşıdır. Fidanlıklarda anaçlara uygulanan aşı durgun göz aşısıdır. Ekolojik şartların uygun olduğu yerlerde sürgün göz aşıları da uygulanır. Büyük ağaçlarda ise kalem aşılarından da faydalanılır.

Eriklerin üretiminde anaç kullanılır. Anaç, kalem üzerinde ağacın şekli ve büyüklüğü, çeşitli toprak ve iklim şartlarına dayanıklılığı, mahsule yatma ve mahsul kalitesi, çeşitli hastalık ve zararlılara dayanıklılık yönünden etki etmektedir.

Eriklerin üretiminde kullanılacak anaçlar tohum ve klon anaçlarıdır. Tohumdan yetiştirilecek erik anaçlarında tohumların sonradan olgunlaştırılması gerekir. Eriklerde bu olgunlaşma 0-4,4 0C’de 120-130 gün sürer. Bu şekilde katlanan erik çekirdekleri düzgün ve yüksek çimlenme gösterir.

Katlamadan alınan çekirdekler, tohum tavalarına veya doğrudan şaşırtma parsellerine dikilir. Tohum ve şaşırtma parsellerinde ot alma, hastalık ve zararlılarla mücadele, sulama ve gübreleme gibi kültürel işlemler zamanında yapılarak anaçların kuvvetli büyümeleri sağlanır.

Klon anaçlarının üretimi daldırma, odun ve yarı odun çeliği ile olur. Köklendirmeyi artırmak için sisleme, hormon uygulaması, dipten ısıtma gibi işlemlere başvurulur. Çelik tavalarında da tohum tavalarındaki işlemler yapılır.

Erikler için anaç olarak muhtelif erik türlerinin çöğür ve klon anaçları ile şeftali, kayısı ve badem çöğür anaçları kullanılmaktadır.

Ø   Erik çöğür anaçları:

           P. Ceresifera (Myrobolan kiraz eriği): Yurdumuzda ve dünyada geniş ölçüde kullanılan erik anacıdır. Özellikle Avrupa grubu (P.Domestica) erik çeşitler için istenen anaç olmakla beraber aynı zamanda Japon grubu (P.Salicina) erikler için de uygundur. Ancak President, Kelsey gibi bazı çeşitlerin bu anaç ile tam uyum gösteremediği bilinmektedir. P.ceresifera anaçları yurdumuzda can eriği olarak bilinir. Değişik toprak ve iklim şartlarına uyabilir. Kök ur nematoduna hassas fakat kök boğazı çürüklüğüne dayanıklıdır. Hafif, kumlu topraklarda çok iyi gelişir. Kuvvetli bir anaç olup bu anaç üzerine aşılı fidanlar 7x7 m dikilmelidir.

           P. Besseyi (kum eriği): Japon ve Avrupa grubu eriklerle uyuşur. Çok bodur bir anaçtır. 1-1,5 m boyunda ağaçlar meydana getirir. Aşıdan sonra ilk yıl ürün vermeye başlar. Kumlu topraklara uyumu iyidir.

           P. Salcia: Japon ve Avrupa grubu eriklerle uyuşur. Bodur ağaçlar meydana getirir. Kumlu topraklara adapte olduğu için bu tür topraklarda bodur erik anacı olarak kullanılabilir.

Ø   Erik klon anaçları:

           Myrobolan B. : Kireçli, ağır, drenajı kötü, hafif, kuvvetli ve zayıf gibi çeşitli topraklarda iyi uyum sağlar ve üretilmesi kolaydır. Kuvvetli ve verimli ağaçlar oluşturur. Bazı çeşitlerle uyuşmazlık gösterir. Nematot, bakteriyel kanser ve vertisulyuma duyarlı, kök boğazı çürüklüğüne orta derecede dayanıklıdır.

           Myrobolan Gl.931-6: pH’sı yüksek topraklardaki yetiştiricilik için kullanılan bir anaçtır. Diğer anaçların iyi sonuç vermediği asitli topraklarda iyi sonuç verir.

           Myrobolan 29-C: İlk yıllarda kökleri yüzeysel gelişir, sonraki yıllarda derinlere gider. Kuvvetli ağaçlar oluşturur. Nematoda dayanıklıdır. Kök boğazı çürüklüğü, vertisilyum ve bakteriyel kansere orta derecede duyarlıdır.

           Marianna: Ağır ve çok rutubetli topraklarda kullanılabilir. Kök ur nematoduna bağışıklığı vardır. Kök boğazı çürüklüğü ve kök kanserine dayanıklıdır. Avrupa ve Japon grubu erikleri ile uyuşmaktadır. Marianna anaçlarının GF8-1 ve 2624 klonu olmak üzere değişik klonları vardır.

Ø   Şeftali çöğürü: Erik için orta kuvvetli bir anaçtır. Sıcak, tınlı topraklarda kullanılabilir. Bazı sofralık erik çeşitleri ile iyi uyuşmadığı belirlenmiştir. Şeftaliye aşılı erik ağaçları erken meyveye yatar ve meyveleri erken olgunlaşır. Nematotla bulaşık topraklarda, erik yetiştiriciliği için Nemaguard şeftali çöğürleri anaç olarak kullanılmalıdır. En çok kullanılan diğer şeftali çögürleri ise Prunus Persica (Lovall) Nemaguard ve S-37’dir.

Ø   Kayısı çöğürü (zerdali): Özellikle nematotlu bölgelerdeki kumsal topraklarda eriğe anaç olarak kullanılır. Japon erik çeşitleri bu anaç üzerinde Avrupa eriklerine göre daha iyi gelişme gösterir. Zerdali anacı erikler için ancak nematotlu bölgeler de anaç olarak kullanılmalıdır. Zerdali, erikler için kuvvetli bir anaçtır. Sıcak, süzek ve kireçli topraklara uygundur. Zerdali anacı üzerine aşılı eriklerde meyve kalitesi ve verim üzerine olumlu etki yapar. Kültür çeşitleri ile uyuşması değişiktir. Japon erikleri ile Avrupa eriklerine göre daha iyi uyuşma gösterir. Bu anaç kullanılacağı zaman kalem anaç ilişkilerinin önceden bilinmesi gerekir.

Ø   Badem çöğürü: Bazı erik çeşitleri örneğin D’Agen, badem çöğürü üzerinde başarıyla yetiştirilir. Badem çöğürü erik için orta kuvvetli bir anaçtır. Kuru, kireçli ve taşlı topraklar için uygundur. Bademe aşılı eriklerde meyve kalitesi ve verim orta derecededir.

1.2. Bodur Erik Yetiştiriciliği

Bodur erik yetiştiriciliğinde en fazla kullanılan anaçlar Myrobalan B, Myrobalan GF 31, Myrobalan 29 C, Marianna 2624, Marianna Gf 8-1, Marianna 4001 ve Pixy’dir. Bu anaçların dışında Commun Mussel, St. Julien A, St. Julien 655/2, Brompton ve Damas son yıllarda ümit görülen anaçlardır.

1.3. Bahçe Tesisi

Erik bahçeleri genel olarak 1 ya da 2 yaşlı fidanlarla kurulur. Dikim mesafeleri çeşide göre değişir. Genellikle bu mesafeler çanak şeklinde ve kare dikiminde 6x6 m’dir. Palmetlerde ise sıra üzeri 4-4,5 m, sıra arası ise 4-5 metredir. Bu mesafeler kuvvetli büyüyen çeşit ve anaçlarda ve kuvvetli topraklarda 7x7 m’ye çıkarılabilir. Kışı ılıman geçen ve fazla yağışlı olmayan bölgelerde fidanlar kasım-aralık ayından itibaren dikilebilir. Dikime ilkbahar gelişme devresinin başlamasına kadar devam edilebilir. Kışı yağışlı veya soğuk geçen bölgelerde ise dikim ilkbahar mevsiminin başında yapılır.

 

Dikim yerleri işaretlendikten sonra 60 x 60 cm boyutunda ve 50 cm derinliğinde çukurlar açılır. Dikim aralığı çeşide göre belirlenir. Önce fidanlara kök tuvaleti yapılır. Fazla uzamış, yaralanmış, kuru, kırık veya kıvrık olan kökler kesilip atılır. Fidanın tepesi 80- 100 cm’den, varsa yan dalları 2 –3 göz üzerinden kesilir. Fidan dikimi dikim tahtasıyla yapılmalıdır.

Dikimde çukurun üstünden çıkan toprakla yanmış ahır gübresi karıştırılarak çukurun yarısına kadar bir kümbet oluşturulur. Fidan kökleri serbest kalacak şekilde bu kümbete oturtulur. Çukurun dibinden çıkan toprak, üst kısma konarak iyice sıkıştırılır. Fidanın aşı noktasının toprak altında kalmamasına, toprak üzerinden 2-3 cm üstünde olmasına özen gösterilir. Can suyu verilmesine özen gösterilmelidir. Dikimden sonra ağacın kuvvetli rüzgârlardan zararlanmaması için hâkim rüzgarın estiği yönde ağaca 15-20 cm mesafede herek dikilir ve esnek bir materyalle ağaca sekiz şeklinde bağlanır.

Dikimden sonra fidanın tepesi 70-80 cm’den kesilirse ağaçta bir bodurluk sağlanır. Böylece ağacın dikine değil de yayvan büyümesi sağlanır.

Kendine verimli çeşitlerle bahçe kurulacağı zaman eğer bahçede birkaç çeşidin yer alması isteniyorsa her çeşit bir blok hâlinde bahçeye dikilmelidir. Kendine kısmen verimli veya kendine kısır çeşitlerle bahçe kurulacağı zaman çeşitlerin birbirini tozlayacak çeşidin dikilmesi zorunludur. Tozlayıcı oranı 1/9 oranında olmalıdır. İkiden fazla çeşitlerle kurulacaksa çeşitler 2'şer 3'er sıra hâlinde dikilmelidir.

En uygun tozlayıcı çeşit seçilirken çeşidin iyi özelliklerinin yanı sıra çiçek açma zamanlarının birbirlerini tozlayacak şekilde uygun gelmesine dikkat edilmelidir. Aynı zamanda çiçek tozlarının yüksek çimlenme gücüne sahip olmasına ve karşılıklı tozlanma sonucu yüksek oranda meyve tutumu meydana getirecek çeşitlerin seçilmesine de özen gösterilmelidir.

Tozlayıcı sayısı, tozlayıcı çeşidin ekonomi ve pazarlama yönünden amaca uygun bir çeşit olup olmamasına göre ayarlanmalıdır. Amaca uygun bir çeşidin tozlayıcı olarak kullanılması hâlinde, 2 sıra ana çeşide 1 sıra tozlayıcı dikilmelidir. Üretim amacına uygun olmayan bir çeşidin tozlayıcı olarak kullanılması zorunluluğu varsa 8 ana ağaca 1 tozlayıcı olacak şekilde fidanlar dikilmelidir.

Ayrıca bahçe kurulurken tek çeşit kapama bahçe yerine birden fazla çeşit kullanılması meyve miktar ve kalitesini olumlu yönde etkilediğinden tercih edilir.

UYGULAMA FAALİYETİ

 

2. KÜLTÜREL İŞLEMLER

2.1. Sulama

Yıllık yağış miktarı 750 mm'yi geçen bölgelerde erikler sulamadan da yetiştirilebilir. Yağış miktarı bu rakamın altına düşen yerlerde sulamanın yapılması zorunludur. Yetersiz sulama ağacın gelişiminin zayıf olmasına, yeterli ürün alınamamasına ve ürün kalitesinin düşmesine neden olur. Özellikle meyve büyüme döneminde düzenli sulama çok önemlidir.

Erikler saçak köklü olduklarından ve kökler yüzeysel geliştiklerinden su istekleri derin köklü meyve türlerine göre daha fazladır. Mevcut türler arasında can grubu erikleri kuraklığa en fazla dayanır. Ege Bölgesi’nde erik bahçeleri mayıs ayının ikinci yarısından itibaren sonbahar yağışlarına kadar geçen süre içinde 8-12 günde bir sulanır.

Sulama çeşitli şekillerde yapılır. Karık, çanak, tava yöntemi veya karık-çanak kombinasyonları şekillerinden birisi sulamada kullanılır. Sulama sistemi toprağın özelliğine, su kaynağının zenginlik durumuna göre seçilir. Damlama sulama ve mini yağmurlama sistemleri de günümüzde uygulamaya girmiştir.

2.2. İlaçlama

Erikte görülen hastalık ve zararlılar ile mücadele yöntemleri şunlardır:

Ø Erik iç kurdu: Erik iç kurdunun larvaları meyvelerine zarar yapar. Larvalar genellikle sap dibinden, yanlardan ve iki meyvenin birbirine değdiği yerlerden girer. Meyvenin hemen kabuk altını tipik olarak oyar. Meyve etinde tünel açarak çekirdeğe ulaşır. İlk larvalar bazen birden fazla meyveye saldırır. Dolayısı ile bir meyvede bazen birden fazla zarar meydana gelir. İkinci larvalar ise 1-3 meyvede zarar yapabilir. Zarar gören meyveler zamk çıkarır. Ege, Marmara, Karadeniz,      Orta ve Güney Anadolu Bölgeleri’nde     yaygın      olarak görülür.

 

Mekanik mücadelede kurtlu meyveler toplanarak derin çukurlara gömülmelidir.

Kimyasal mücadelede ise mayıs ayı sonundan itibaren bahçeler denetlenmeye başlanır. Cinsel çekici tuzaklarda ilk kelebek görüldükten sonra 2-3 hafta ilk ilaçlama yapılır. 20 gün sonra ilaçlama tekrarlanır. Bundan sonra 20 gün ara ile 2. ilaçlama yapılır.

Ø Erik testereli arısı: Testereli arıların larvaları meyvelerin çekirdek evlerini yer. Zarar gören meyveler dökülür. Erik testereli arısı larvaları, meyveleri çağla döneminde delerek dökülmesine yol açar.

Kültürel mücadelede testereli arı zararı görülen bahçelerde kışın toprak işlemesi yapmak suretiyle popülasyon azaltılabilir.

Kimyasal mücadelede ise en uygun ilaçlama zamanı, yumurtaların açılmaya başladığı zamandır. Bu, birçok çeşitte tam çiçeklenme dönemine rastlar. Bu dönemde faaliyette bulunan bal arılarının korunması için ilaçlama, çiçek taç yaprakları dökülürken uygulanmalıdır.

 

Ø   Erik unlu yaprak biti: Beslendiği yaprağın alt yüzü beyazımtırak bir görünüm alır. Bol fümajin oluşur ve bitki zayıf düşer. Uzun yapılı, soluk yeşil, hafifçe mavimtırak, üzeri beyazımsı bir toz tabakasıyla örtülüdür.

Uygulanacak mücadelenin etkili olabilmesi için ilaçlama zamanı büyük önem taşır. Zarar ortaya çıkmadan ve yapraklar kıvrılıp, gal oluşmadan mücadeleye başlanması gerekir. Zararlının yoğun olduğu yerlerde mücadeleye nisan mayıs aylarında başlanır.

Ø   Erik koşnili: Bitki özsuyunu emmek ve çok fazla miktarda ballı madde salgılamak suretiyle zarar yapar. Bitki özsuyunu emerek ağaçların zayıf kalmasına sebep olur. Yoğun olarak salgıladıkları ballı maddeler yaprak, meyve ve sürgünlere bulaşır. Bu da özellikle erkenci çeşitlerde hasadı güçleştirir.

Popülasyonların yoğun olduğu bahçelerde, kış sonu veya ilkbahar başlarında yoğun bulaşık dallar kesilip imha edilmelidir. Ayrıca sık dikimden kaçınılmalı, iyi bakım yapılmalıdır. İlaçlı mücadeleye karar verirken doğal düşmanların göz önünde bulundurulması gerekir.

Kimyasal mücadele zararlının yoğun olduğu bahçelerde kışın ağaçlar uyku döneminde iken yapılmalıdır. Yaz ilaçlaması için ilk larva çıkışları takip edilerek ilk çıkışlarda 15-20 gün sonra veya ilk hareketli larva çıkışını tamamlamamış koşnil oranı % 60’a ulaştığında ilaçlama yapılmalıdır.

Ø   Erik ağ kurdu: İlkbahar ortalarına doğru eriklerde özellikle mürdüm eriği ağaçlarında ağlarla yapılmış büyük kozalar (ağlar) görülür. Bu ağların içersinde sarımsı gri yeşil, koyu renk başlı, belirli bir şekilde görülmeyen tırtıllar bulunur. Bu tırtıllar, yaprakları tamamen yiyerek ağacın yapraksız, kel kalmasına neden olurlar. Çok görüldüğü yıllarda ağacı tamamen yapraksız hâle sokabilirler.

Usulüne uygun budamanın yapılması, budama artıklarının bahçeden uzaklaştırılması, larvaların toplu hâlde beslenirken toplanıp imha edilmesi kültürel mücadele yöntemlerindendir.

 

Ø   Kırmızı örümcek: Yaprakların altında veya üstünde yerleşerek önce lokal olarak yaprak rengini bozar. Sonra tüm yaprağa, ağacın diğer yaprakları ile sürgünlerine yayılır. Meyveler yeterince beslenemez ve çok erken yaprak dökülmelerine neden olur. Kırmızı örümcekler belirlenen çeşitlerine göre özel ilaçlarla mücadelesi yapılır.

Ø   Yaprak bitleri: Bitki öz suyunu emerek bitkiyi zayıflatır ve kurutur. Emme sırasında çıkardıkları tükürüklerindeki toksik ve tahriş edici maddelere göre değişen anormal büyümeler, deformasyonlar yaparak normal gelişmeyi engeller. Yapraklar kıvrılır, kalınlaşır. Köklerde anormallikler meydana gelir. Virüs taşıma ve enfekte etmek suretiyle çeşitli bitki hastalıklarının meydana gelmesine sebep olur.

Mücadelesinde kültürel tedbirlere önem vermek gerekir.

Ø   Yaprak büken: Elma, kayısı, erik vb. birçok ağacın tomurcuk, yaprak ve oluşum başlangıcında meyvelerini yemek suretiyle zararı yapar. Larvalar tomurcuklarda zarar yapmadan veya yaprakları büküp arasına girmeden önce zararlıya karşı ilaçlı mücadele uygulanır. Tomurcukların patlama döneminde ilaçlamanın yapılması uygundur. İlk ilaçlamadan sonra yaprakta zararı devam ediyorsa larvalar yaprakları büküp içerisine girmeden ikinci bir ilaçlama daha gerekir.

Ø   Erik cep hastalığı: Meyveler deforme olarak şekli ve rengi bozulur. Normal büyüklüğünü kaybeder. Uzun, yassı veya normalden çok daha büyük bir şekil alırlar. İçlerinde genellikle çekirdek bulunmaz. Meyve eti gevrek yapılı, tadı ve rengi bozuktur. Renk önceleri sarımsı, sonradan grimsi ve kahverengi olur.

Esmerleşerek kurur ve dökülür.

Kimyasal mücadelede birinci ilaçlaması tomurcuklar kabardığı sırada açmadan yapılmalıdır. İkinci ilaçlama ise çiçek taç yaprakları takriben % 80 döküldüğü zaman yapılır.

Ø   Mumya (monilya) hastalığı: Çiçek sürgünü ve yaprakların kurumasına, meyvelerin çürümesine sebep olan mantari bir hastalıktır. Sonbaharda hasta dallar ile siyah kabuklu mumya meyveler bahçeden uzaklaştırılmalıdır.

Ø   Yaprak delen (çil) hastalığı: Fungus yapraklarda delikler, meyve ve sürgünler üzerinde irili, ufaklı lekelerin meydana gelmesine sebep olur ve tomurcukları kurutur. Sonbaharda hastalıklı dallar kesilip yakılmalıdır

 

3. HASAT İŞLEMLERİ

3.1. Hasat Zamanı

Eriklerde hasat meyve kabuğunun rengine ve meyve etinin sertliğine göre belirlenir. Renk, çeşidin esas rengini aldığı zaman meyve eti de yumuşamaya başlar.


Hasat tüketiciye en iyi kalitede malın arzını sağlayacak olgunlukta yapılmalıdır. En iyi toplama olgunluğu meyvelerin ağaçta tam iriliklerini aldıkları, tam tatlılaştıkları ve eti gevrek olduğu zamandır. Ancak olgunluğun ağaç üzerinde bu kadar ilerlemesine izin verilmez. Çünkü toplanan meyvelerin tüketiciye ulaşıncaya kadarki işlemlere dayanması gerekir. Eğer tüketicinin eline kısa zamanda ulaşacaksa daha olgun toplanabilir.

Pazar uzak ise toptancı hâlleri ve manavlarda bekleme süresi göz önüne alınarak hasadın daha erken yapılması gerekir. Bu durumda sarı kırmızı eriklerde ibre noktasına ben düşünce, mor eriklerde ise yeşilimtırak mavi renk görülünce hasat yapılır. Bu meyveler, tüketicinin eline geçene kadar normal renklerini alarak etleri gevrek hâle gelir.

3.2. Hasadın Yapılması

Erikler sabah erken saatlerde hasat edilir. Hasat edilen meyveler güneşte bırakılmaz. Derim sırasında meyvenin sapla birlikte koparılmasına dikkat edilmelidir.

Kurutmalık erikler iyi olgunlaşıp bir miktar suyunu kaybettikten sonra yere düşer. Yere düşen bu erikler genellikle yerden toplanır. Bu eriklerde de silkme ile hasat yapılabilir. O zaman ağaçların diplerinin temiz, toprak yüzeyinin düzgün olması gerekir.

Hasat edilen meyveler derim sepetleri içersinde ambalaj evlerine gönderilir. Bir ağaçta hasat 2-5 defa yapılır. Bunun sebebi meyvelerin hepsinin aynı anda olgunlaşmamasıdır.

 

Fotoğraf 3.1: Kasalarda hasat edilmiş erikler

3.3. Pazara Hazırlama

Erikler elle veya makinelerle irilik ve ağırlıklarına göre boylanır. Elle yapılan boylamalarda aynı zamanda seçme de yapılır.

 

Makine ile boylamada seçme işçileri çalıştırılır. Bunlar bantlar üzerinde meyvelerden çürük ve ezikleri ayırır. Seçme ve boylama standart tüzüklere göre yapılır.

Erik meyveleri hassastır. Kolaylıkla zedelenebilir. Bu yüzden küçük ambalajlara konması daha iyidir. 10-18 meyve alan sepetlerle, içerisinde en çok üç kat erik konacak küçük tablalar en uygun ambalajlardır.

3.4. Depolama

Erik meyveleri genellikle saklanmaz. Bununla birlikte ürünün birdenbire pazara sevk edileceği zamanlarda fiyatların düşmelerini önlemek için bir kısım meyvenin soğuk hava depolarına konmasında fayda vardır.

Erikler en iyi olarak 0 0C veya -0,5 0C’de saklanabilir. Bu sıcaklık derecesinde can eriklerini 3-4 hafta, Japon eriklerini de 7-8 hafta saklamak mümkün olur. Düşük sıcaklık derecesinde iç kararması yapan erikleri değişik atmosfer şartlarında 4-8 0C’de saklamak mümkündür.

Kuru olarak değerlendirilecek erikler, ya sergi yerlerinde doğal olarak güneşte ya da fırınlarda kurutulur. Kurutma süresi hava şartlarına bağlı olarak 6-10 gün sürer.

KAYNAK : MEGEP (MESLEKİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ PROJESİ)